Geldik, tüm bu güzel yolculuğun hem başlangıç hem son durağı olan revaklı binaları ile ünlü Bologna şehrine. Bologna için; sokaklarında dolaşırken insanın üstüne yağmur yağmaz diyorlarmış. Denedik evet doğru:) Roma ile Bologna arasında ciddi sıcaklık farkı vardı tabi. Hava limanında kiralık aracımızı teslim edip otele gelene kadar ki yolda buz tutacaktım neredeyse... Otelimiz çok sıcaktı da yüzüm güldü biraz. Eşyalarımızı bıraktık ve kendimizi Bologna sokaklarına attık. Sanırım en yetersiz şehir haritası, bu otelden aldığımız haritaydı. Ne sokak isimleri düzgün yazılmış, ne meydanların isimleri...abuk sabuk bi harita. Neyse, harita güzel olmasa da biz gezeceğiz. Otelden çıkıp uzun ve geniş bir cadde olan Via dell'İndipendenzaya geldik. Daha doğrusu kalabalığı takip ederek daha kalabalık olan bu caddeye geldik denilebilir.
 |
Via dell'Indipendenza |
Sokaklar revaklı (sundurmalı) binalarla dolu ve amma da kalabalık. Bu pek de beklediğimiz bir şey değildi aslında. Öğrendik ki o haftasonu Bologna' da çikolata festivali var. Kafamda binlerce havai fişek patlama sesleri, konfetiler ve bilumum horon tepen insanlar...=)) Yol boyu kalabalıkla ilerleyip yemek için bir yer aradık. Bookingin bizim için hazırlamış olduğu şehir rehberlerinde önerilen restaurantlardan birine gidelim dedik fakat siesta vaktine denk geldik kapalılardı. Ara sokaklarda gezine gezine dünyanın en eski üniversitesi olan Üniversita di Bologna' nın bir fakültesi önünden geçtik.
Kuruluş tarihi 1088 olarak biliniyor. Bu üniversite günümüzde 23 fakülteyle hizmet vermekte ve bununla birlikte yaklaşık 80000 öğrenci barındırmakta. Üniversitenin fakülteleri olan ara sokaklardan gide gide işte yemek yiyeceğimiz mekanı bulduk.



Öyle acıkmış ve yorulmuşuz ki yumulduk yemeklere ve fakat yine Gökhan'ın yemeği daha bi güzel geldi bize porsiyonu her ne kadar az olsa da kremalı bir pasta olduğundan doyurucuydu. İsminin hangisi olduğunu hatırlamamakla birlikte Ripiena olma ihtimali yüksek kesinlikle bu meknada yenilmesini tavsiye ederim. Çünkü tadı damağımızda kaldığından hava limanında aynen ona benzer bir makarna tüketeyim dedim hiç de güzel değildi. Bunun içinde peynir vardı ve hamuru ıspanaklıydı. Harika ötesi bir makarnaydı. Mekandan çıkınca bir baktık hava kararmış. Tekrar ara yollardan geçerek Via Zamboni'ye çıktık ve yolun sonunda; ikiz eğik kulelerin olduğu alana yani Piazza di Porta Ravegnana ya vardık. Hemen o köşede Gelateria Geanni 2'den ricottalı dondurmanızı aldık ve tadının harikalığının keyfine vara vara diğer meydanlara ve sokaklara daldık.
 |
Garisenda e degli Asinelli |
 |
Via Francesco Rizzoli
(Bu fotoğraflar yemeğe gidiş yolunda çekildiği için hava henüz aydınlık)
|
Çikolata kokularını takip ederek güzel revaklı binalar arasında ara sokaklarda dolana dolana geldik birbirine bağlı iki meydan olan Piazza Maggiore ve Piazza del Nettuno' ya. Nettuno meydanında Fontana di Nettuno yani Neptün Çeşmesi var. 1667' de inşası tamamlanmış olan bir fıskıyeli havuz ve ortada bronz Neptün heykelinden oluşan bir çeşmedir.
 |
Fontana di Nettuno |
Yine bu eydanın bağlı olduğu büyük meydanda (Piazza Maggiore) Palazzo Comunale yani belediye Binası bulunmakta ve yien aynı meydanda devasa büyüklükte ki bazilikalardan birisi daha Basilica di San Petronio var. Bu klise, 132m uzunluğu ve 66m genişliği ile dünyanın 15. büyük klisesi olma ünvanını taşıyor ve Emilia Romagna Bölgesinin en önemli klisesidir.
 |
Palazzo Comunale |
 |
Basilica di San Petronio |
Asıl bu meydanlara geldiğimizde çikolata festivalinin kalabalığının tam ortasına düşmüş olduk. Canlı konserlerin verildiği bir alan da yine bu büyük meydandaydı. Biz de hem müziği dinlemek hem de sıcak bir şeyler içmek için bir barın caddeye bakan kısmında oturduk.
 |
Festa Del Cioccolato Di Bologna |
 |
Chocoshow 2015 |
 |
Çubuklu Waffle |
Bologna ve İtalya yolculuğumuz da böylece bitti daha nice gezilerde bulunmak ve birikimlerimizi buradan sizlerle paylaşmak dileğiyle.
NOT: "Bologna' ya gitmeye ne gerek var?" demeyin. Gezinin son durağı olması münasebetiyle önceden fark edip güzergah değiştirmek gibi bir seçeneğim olmasa da anladım ki asıl küçük şehirler, kasabalar belki köyler keşfedilmeli ve insanı daha da mutlu ediyor buraları görmek, yaşamak. Dolayısıyla; kesinlikle İtalya rotanız Bologna' dan geçiyorsa uğramadan etmeyin. Bol geziler....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder