Otelin hemen yanıbaşında büyük 'Votivkirche' var. İlk defa yurtdışına çıkan gençler olarak ağzımız açık yapılara hayranlıkla bakarak yol boyu ilerledik. Şehir zaten dümdüz ayağınızda rahat ayakkabılarınız varsa yürüyün yürüyebildiğiniz kadar. Yol boyu dış cepheleri çeşitli heykellerle süslü yapılar mevcuttu. Gitmeden yaptığım araştırmalara göre asıl varmak istediğimiz nokta Graben cad. ve Yıllarca 'Türkler geliyor mu?' diye kulesine çıkıp akıncıları gözetledikleri Aziz Stephan Katedrali idi. Otelden çıkınca gittiğimiz yönün tam tersi istikamette gitmiş olsaymışız daha kısa bir sürede graben caddesine varacakmışız meğerse bunu ilerleyen günlerde keşfettik. Neyse meşhur veba anıtının olduğu Graben caddesine ünlü markaların bulunduğu mağazaların arasından geçerek vardık.
Veba anıtı
'Veba anıtını arkamıza almaya çalışmak' adlı fotoğraf çalışmamız :)
Graben caddesi boyunca sıralı ünlü marka mağazaları mevcut ve tabi ki cafeler, pastaneler... Graben ve Kartnerstrassenin kesişim noktasında Stephansplatz ve bu meydanda haliyle Stephanskirche (Stephansdom, Domkirche St. stephan zu Wien) var. Viyana' nın en önemli yapısı olan bu katedral 1365 yılında inşa edilmiş. 1534 yılında Osmanlı akıncılarının geldiğini çan çalarak haber vermekle görevlendirilmiş memuriyet ancak 1956 yılında artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından kaldırılmış.
Aziz Stefan Katedrali
Katedralle ilgili okuduğum bütün yazılarda camlarındaki vitrayların gün ışığında ne kadar güzel gözüktüğüyle ilgiliydi ancak akşam saatlerinde orada olabildiğimiz için bu renk cümbüşüne tam olarak tanık olamadık :( Ama içini gezdik hatta içeride aramızda ne olduğuna tam olarak karar veremediğimiz (evlenme merasimi de olabilir ayin de) bir şeyler vardı :)).
Aziz Stefan Katedralini de gezdikten sonra Kartnersatrasseye geçip hediyelik eşya dükkanlarına bir göz attık. Yaklaşık 3-4 eurolara magnet alabilirsiniz, kar kürelerinin fiyatları ise ortalama 15-20 euro fiyatlarında. Viyana' ya özel Mozart çikolatası da alınabilecek hediyeler arasında yalnız çok lezzetli olduklarını söyleyemem.
Aslında yaklaşık bir ay öncesinden Viyana' nın meşhuuurrr şnitzelcisi Figlmullerde internet sayfası üzerinden yaptırmış olduğum rezervasyon bir gün sonraydı ancak otele geldiğimizde öğrendik ki o gün (eşim Gökhan' ın işi dolayısıyla geldiğimizi daha önceden söylemiştim) bir gala yemeği mevcut. O zaman bu akşam o şnitzel yenilecek dedik ve daha önceden nerede olduğunu belirlemiş olduğumuz Figlmullerin yolunu tuttuk.
Eski ve küçük olanı tıka basa dolu olduğu için hemen çok yakınında olan daha büyük Figlmullere gittik yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra alt katta bir masaya oturabildik.
Şnitzel domuz, dana ve tavuk etinden olmak üzere 3 çeşit etten yapılıyor. Biz bir tavuk bir dana söyledik ve yanında patates salatası... bizce oldukça güzeldi ancak Türkiye'de yediklerimizden çok büyük bir fark gözlemleyemedik. 4 kişi 70 euro civarı bir hesap ödedik.
Viyana' da 2. gün:
Sabah erken kalkıp kahvaltımız otelde aldıktan sonra beyler kadavraya implant çakmakla meşgulken biz bayanlar düştük saraylara doğru yollara. İlk başta otele yakın olan metro girişinden 72 saatlik metro-tramvay-otobüs hatlarının hepsinde kullanılabilecek biletimizi aldık.
İlk durağımız olan Schönbrunn Sarayına gitmek için otelimize yakın olan Schottenring durağından mor hatta bindik Karlsplatz durağında inip yeşil hatta geçtik ve Schönbrunn durağında indik.
2 dakikalık bir yürüme mesafesinden sonra Schönbrunn sarayına geldik.
Sarayın ön kapıdan görünüşü
Saraya girişte gezilecek odaları ve hatta tabloları anlatan türkçe seslendirmeli audioguide lar var. Girişte alınıp çıkışta teslim edilebiliyor. Bu sarayı gezmek için birkaç farklı seçenek var. Biz hayvanat bahçesinin de dahil olduğu turu fazla zamanımız olmadığı için seçmedik. Bilet fiyatlarını maalesef hatırlamıyorum :((
Buradan tekrar metroya binerek Karlsplatz durağında indik ne yöne gideceğimizi bilemeden yardım isteyecek birilerine bakınırken bir de baktık ki ne görelim harika bir yapı daha :)) bilmeden çok güzel ve görülmesi gereken bir yere gelmişiz.
Karlskirche
Asıl gitmek istediğimiz yer Kartnerstrasse olduğu için klisenin içinin gezilip gezilmediğine bakmadan doğru yönü bulmaya çalıştık. Sadece dışını görmek bile yapının güzelliğini anlatır biçimde zaten. Akşamları istenilirse klasik müzik konseri için gidilebilir. Buradan yürüyerek meşhuuuuurrr Kartnerstrasseye geldik. Girişte opera binasını ve hemen karşısında meşhur sacher tortenin asıl mekanı Sacher Cafe yi gördük.
Yol boyu ilerleyip açlığımızı gidermek için markasını bildiğimiz bir yerde yemek istedik. Burger king, Mc donalds ya da bizim de seçimimiz olan Wienerwald seçenekler arasında. Kartnerstrasseye opera binası tarafından girdiğinizde biraz ilerleyince hemen sağ tarafınızda bir arada hem Wienerwald hem d Burger kingi bulabilirsiniz. Viyana' da domuz eti yemek istemiyorsanız sormanızda fayda var. Bizim bildiğimiz 'Steakhouse Menude' bile bacon vardı çünkü. Bir tavsiye yurtdışında asla ve asla özellikle yemeğe yaptığınız harcamaları Türk Lirasına çevirmeyin. Buralarda yediğimiz fiyatlarla kıyaslayıp canınız sıkılmasın...
Yemek molasından sonra yürüyüşe devam tabii daha Hofburg sarayı görülecek Demel pastanesine gidilecek. Kartnerstrasse caddesi bitiminde karşınızda Stephansplatz ve sol tarafta ise Graben caddesi uzanmakta. Graben caddesinin sonunda sol tarafta ise harika Hofburg sarayı. Habsburgların kışlık sarayı olan bu yapıcı şehrin tam merkezinde muhteşem bir yapı.
Graben caddesinin sonu/ başından Hofburg sarayı.
Bu söyleyeceklerim lütfen kafanızı karıştırmasın ancak benim Viyana' ya gitmeden önce bilgi edindiğim bloga göre Hofburg sarayı Grabenin sonunda solda ancak biz bu fotoyu şehre ilk geldiğimiz gün çektik. Yani tam ters istikametten gelecek olursanız. Mesela biz otelden çıkıp doğrudan Hofburg'u görmeye gelecek olsaydık Grabene girmeden sağ tarafa ilerlemek yeterli olacaktı. Şu fotoğrafta gördüğünüz yol üzerinde Apflstrudeliyle meşhur Demel pastanesi var.
Hofburg Sarayı
Hofburg sarayını dışarıdan fotoğrafladıktan sonra hem ısınmak hem de birşeyler atıştırmak için Sarayın pastacılığını yapan Demel pastanesine gittik. Hofburg sarayı önünde ki at arabalarından birinin sürücüsü olan teyzelerden biriyle yaşadığımız dialog ise zuperrrrdii :)) Yazıldığı gibi okunduğunu sanan bizler demel diye sormaya çalışınca teyze ilk başta bi anlamadı. Sonra 'aaa deymöooollllll' gibi bişi söyleyerek yer tarifini yaptı sağolsun.
Demel Pastanesi
Demel pastanesinde Viyana' ya gittiğinde yenilmesi gereken meşhuurr 'apfelstrudeli' ve mutlaka tadılması gereken meşhuur içecek 'melange' ı tattık. Melange kahve seven herkesin damak tadına uyar bence içimi güzel yumuşak bir içecek ancak 'apfelstrudel' asla ve asla bir daha yemem diyeceğim bir tat. Hiç sevmedim zaten elmalı tartı dahi (Türk yapımı olan ) yeni yeni yemeye başlamış birisi olarak hiç damak tadıma uygun değil. Yanlış anlaşılma olmasın kötü bir tat değil ve fakat o tadı aramak için yollara düşmem kesinlikle.
Demel de dinlendikten sonra parlemento binasının tarafından otelimize geri döndük akşam yemeğini otelde bizler için hazırlanmış olan yemeği yemek suretiyle geçiştirdik.
Viyana' da 3.gün:
Viyana gezimizin üçüncü gününde diğer bir görülmesi gereken saray Belvedere Sarayına gittik. Schottenring durağından tramvaya binip ( D hattı) "Schloss Belvedere" durağında indik. Belvedere Sarayı aşağı ve yukarı olmak üzere 2 bölümden oluşmakta ve bu binalar birbirine büyük ve güzel bir bahçeyle bağlı.
Yukarı Belvedereden bahçe görünümü
Belvedere sarayı sanata düşkünlüğü ile bilinen Prens Eugen Savoy' a hediye edilmiş bir saray. Sarayın içinde her iki bölümünde de sergiler mevcut. Biz özellikle Gustava Klimt' in "The Kiss" tablosunu da görmek için sergilerin büyük bir kısmını gezdik.
Belvedere Sarayı manzaralı uçan Gaye..:))
Aşağı Belvedere' den çıkınca çıktığımız yol üzerinde Billa market görük ve çikolata alışverişi için girdik. Daha önceden yaptığımız araştırmalara göre uygun bir market olduğunu biliyorduk. Aldığım çikolataların çok da lezzetli olduğunu söyleyemeyeceğim ama hediyelik almak istiyorsanız 1 euroya da çikolata bulabilirsiniz.
Viyana' ya gitmeden çok önceden (yaklaşık 1-2 ay) yaptığım araştırmalara göre sanat şehri olan Viyana' da operaya ya da klasik müzik konserine gitmeden dönmemek gerek. Opera için internet üzerinden bilet almak oldukça akıllıca www.viennaoperatickets.com ve fakat benim gibi geç kaldığınızı düşünüyorsanız opera saatinden yaklaşık 2 saat önce opera binasının önünde bekleyin, grup grup içeri alınıyorsunuz ve 3-4 euroya ayakta izleme yerleri için bilet alınabiliyor.
Opera binasına girdikten sonra yaklaşık 10- 15 dakika ayakta bekledikten sonra 3 euroya Lady Macbeth için biletlerimizi almıştık. Yalnız ayakta bilet için ön araştırma yapmamış olduğumuz için balkon istedik. Sahneyi daha iyi görür diye YANLIŞŞŞ!!!! balkonlardaki ayakta izlemek için ayrılmış yerler sanheye yan taraftan bakıyor ve siz bileti aldığınız gibi gidip yer kapmak durumundasınız ya olduğunuz yerde öylece ayakta oyunun başlamasına kadar bekleyeceksiniz ya da şalınızı tutamaçlara sarıp kendinize yer ayırtmış olacaksınız. Biz tutamaçlara şalımı sarıp 2 kişilik yer ayırdıktan sonra Opera binasının içinde gezindik bina olağanüstü güzellikte. Bekleme süresi içerisinde lobide içkiniz alıp oturarak bekleyebileceğiniz alanlar da mevcut. Her ne kadar önümüzde ki çeviri ekranı çalışmasa ve anlatılmak isteneni tam olarak anlamasak da harika bir oyun olduğu kesindi :)) Ancak bizim olduğumuz yerden sahneyi tam olarak göremiyorduk ve ayakta durdukça artan bel ağrıma daha fazla dayanamadım, çıktık. Bunu tam yapamadık yarın ve son günümüzde kesinlikle bir klasik müzik orkestrasını dinlemeliyim deyip oyun takvimlerine baktık. Yarın gündüz saat 11' de Viyana Flarmoni Orkestrasının konseri vardı. Ne yapıp edip buna gitmeliydim. Yarın dinleyeceğim güzelliklerin hayaliyle otele dinlenmeye geri döndük.
Viyana' da 4. gün:
Viyana ' ya Trabzon' dan birlikte geldiğimiz (hatta gelmemize vesile olan) arkadaşlarımız Serdar abi ve eşi Çiğdem ile kahvaltıya indik. Serdar abinin Viyana' da yaşayan bir arkadaşı beyler implant eğitimindeyken biz bayanları 1 saat uzaklıkta ki Bratislava' ya götürecekti. Öğle saatlerine doğru yola çıktık ve yaklaşık 1 saat sonra Slovakyanın başkenti Bratislavadaydık.
Bratislava' ya girişte Bratislava Kalesi tepede sizi karşılıyor. girişte bir alışveriş merkezine uğrayıp atıştımalık birşeyler aldıktan sonra asıl gezilecek yerleri bulmak üzere şehrin içine doğru ilerledik. Bratislava Viyana' dan oldukça farklı bir şehir. Küçük, bizim gözlemlediğimiz kadarıyla öyle çokça görkemli yapısı yok gibi. Asıl tarihi şehir merkezinde sokaklarda çeşitli heykeller var. Stare mesto adı verilen bu bölge yaya trafiğine açık zaten çok kısa zamanda gezilebilecek bir alan. Ama ben yürüyemem derseniz de nostaljik araçlarla şehir turu da yapabilirsiniz.
Hediyelik eşya mağazalarının çoğu bu eski şehir merkezinde. Geniş bir meydan etrafında mağazalar ve ortasında büyük bir çeşme var 'Maximilian çeşmesi. Yine bu meydanda banka dayanmış bir bronz Napolyon heykeli mevcut.
Maximilian Çeşmesi
Napolyon heykeli
bu meydandan sağlı sollu ayrılan dar yollardan ilerledikçe tarihi şehir merkezini gezebiliyorsunuz ve yol boyu yemek molası vermek isteyenlere çeşitli mekanlar mevcut. Bizim fazlaca vaktimiz olmadığından fazla oyalanmadan şöyle bir gezindik.
Meşhuuurrr Cumil heykeli
İlle de Cumili görecem, bütün heykellerini görüp zaten küçük olan eski şehir meydanını senin yaptığın gibi yarım yamalak gezmeyecem tam gezecem derseniz Maximillian çeşmesinin hem sağ hem sol tarafından uzanan her iki yola da girmelisiniz zannımca :). Zira biz sadece sağ tarafta ki yol boyu gezindik. Hediyelik eşya dükkanlarından 3 adeti 10 euro gibi fiyatlara magnetlerimizi ve tanesi 15 euro gibi fiyatlardan başlayan kar kürelerinden aldıktan sonra tekrar düştük Viyana' ya dönüş yoluna. Dönüş yolunda hava limanının o civarlarda bir yerde hayatımda yediğim en güzel pizzayı yedim. İşte buraya yazıyorum "Kebap Pizzahaus" (Brauhausstrase 2 2320 ). Belki 4 gündür Türkiye' de alışık olduğum bir tat yemiş olmamaktan belki de gerçekten aşırı güzel oluşundan bilmiyorum... Harika bir salamlı pizza ve et dönerli sarımsak soslu calzone yedik. Böyle bir tat böyle bir pizza yok eve döndüğümde hala calzone' nun tadı damağımdaydı vallahi. Yolunuz düşerse şiddetle tavsiye edilir. Viyana' da ki son akşamımız olması dolayısıyla Cafe Sacher de bekleyen eşlerimizin yanına dönüp şehri şöyle bir gece turlayalım dedik. Gündüz birbirinden görkemli olan binalar gece ışıklandırmalarıyla bir o kadar daha güzel.
Parlemento binası gece görünüşü
Gruptan ayrılıp şehrin ana caddelerinin arasında ki sokaklara gire çıka gezerken kendimizi tekrar Hofburg Sarayının önünde bulduk.
Hofburg Sarayının gece görünüşü
Birazcık üşüdüğüm için hemen sarayın yanında ki Cafe Grinstiedlde biraz oturalım dedik. Pasta ve kahve siparişi verdik
Tam olarak isimlerini hatırlamasam da bunları yedik içtik fiyatlar da aşağı yukarı böyle :)) Ancak tam kalkarken Viyana' da ilk defa ödeme harici bahşiş ödemek durumunda kaldık tekrar söylüyorum 4 gün boyunca ilk ve tek!!!!
Viyana gezimizi şehrin metro tramvay hattını neredeyse tamamen özümsemiş olarak bitirdik. Ya ilk yurt dışı deneyimimiz olduğu için ya da gerçekten düzgün temiz ulaşımı rahat ve güzel bir şehir olduğu için olabilir biz Viyana' yı oldukça sevdik. Siz de gidin görün derim :)
Guzel olmus gezginuslar, daha cok gezmeleriniz olsun <3
YanıtlaSilOlacak olacak size de gelecez, sizle de gezecez Elifim :)
Sil